Kafka iyi bir yazar olmasının yanında, aynı zamanda iyi bir gözlemcidir. Dönüşüm kitabı ütobik bir kitap olmakla beraber, bu kitapta da anlatmak istediği alt metinde eleştirel bir kavram ve özgürlük temasına vurguda bulunmuştur.
Kitapla ilgili önemli bir anektot ise: Kafka bu kitabında bir böcek resminin kullanılmamasını rica etmiştir. ( Neden bu çağrısı dikkate alınmayıp, kitap kapaklarında hala böcek resimlerinin kullanıldığını anlamlandırmak zor olsa da, insanların ve yayınevlerinin böcek resminin daha dikkat çekici bir unsur olarak yer alacağını düşünüp ticari bir fonksiyonda düşündüğünü aklıma getirmek bile istemiyorum!! )
Kitabın belkide ana teması olan çıkarcı ilişkileri Samsa ailesi üzerinden harika bir şekilde eleştiren Kafka, yeri geldiğinde musluğun suyunun kesilmesiyle insanların size ne derece katlanabileceğini çok uzağa gitmeden aile içinden kısa öykü olarak gözler önüne sermiş. Düşünsenize, hiç sevmediğiniz bir işi yapıyorsunuz ama bunu aşkla şevkle yapıyorsunuz. Tek motivasyonunuz ailenize ait ve sizin üzerinize yıkılmış olan bir borcu ödemeye çalışmak. El üstünde tutuluyorsunuz, kimse karışmıyor size fakat bir süre sonra bu fedakarlığınız ”zaten yapmak zorunda” olarak algılanmaya başlıyor. Peki bir gün bu borcu ödemeye, ailenize bakmaya mecaliniz kalmazsa? Tam da burada Freud’a kulak vermemek elde değil.
Sigmund Freud der ki: İnsanlar sizi eskisi gibi kullanamadıklarında, değiştiğinizi söylerler… İşte bu değişim ile Gregor’un dönüşümünü bir teraziye koyup tartmak gerek. Bu kadar fedakarlık sorgulanır cinsten sanırım. Hani babalar evet bazen sert olur, karşı çıkamazsınız, yeri gelir anneden de yakın olursunuz, annelerde ekstra bir merhamet olur, kız kardeş candır derler. Bu uzun öyküde tüm bildiğiniz aile kavramlarına yenilerini ekleyeceksiniz.
Dönüşümün bizde sorgulattığı bir diğer konu ise yabancılaşma. Eğer bir gün olduğunuzdan daha farklı biri olarak toplumda var oluşunuzu sürdürmeye başlarsanız belkide sizi ilk dışlayacak olan aileniz veya en yakınım dedikleriniz olacaktır. Bu konuya bir de başka bir taraftan bakacak olursak, her şeye ‘evet’ denilen bir toplulukta siz ‘hayır’ derseniz tüm gözler üzerinize çevrilecek, isyankar sayılacak ve dahi oradan dışlanacaksınız. Ve sonrası kaçınılmaz dönüşüm.
Tüm bu gerçek hayat izlerini Dönüşüm kitabına da karakterler aracılığıyla yansıtmış yazar Kafka.
Özetle;
Dönüşüm bana en çok insanın yalnızlığını, yabancılaşmasını, kendini ifade edememesini ve zamanla nasıl bir çok şeyin yozlaşmaya başladığını anlattı.
Herkesin okumasa da mutlaka duyduğu gibi, "Gregor Samsa", bir sabah uyandığında kendini bir böceğe dönüşmüş olarak bulur. Bu durum, onun hayatını tamamen değiştirir ve ailesiyle arasındaki ilişkiyi derinlemesine koparır.
Aslında
Franz Kafka, gerçeküstü bir dünya ile beraber bir tür rüya dünyası sunar. Tekniğiyle sade ve nesnel bir dil kullanarak, gerçekliği yansıtmaktan çok her zaman yaptığı gibi onu yorumlamaya bırakır. Gregor'un ailesinin de ona karşı duyduğu çekinceler ve reddetme, insanın en temel duyguları olan sevgi ve bağlılıkla çelişir.
Dönüşüm, aynı zamanda bir toplum eleştirisi de içermektedir. Roman, Gregor'un dönüşümü sonrasında nasıl dışlandığı ve toplumun onunla nasıl bir bağ kurmaktan kaçındığına dair derin bir eleştiri sunar. Bu eleştiri,
Franz Kafka'nın kendi zamanındaki toplumsal yapıya ve insanların yabancılaşmasına dair kaygılarını yansıtır.
Eğer bu kitabı tek bir cümle ile anlatmak isteseydim sanırım;
"Dönüşüm", insanın kendisini anlama çabasını, gerçeküstü ve sıra dışı bir hikayeyle anlatarak okuyucuyu derin düşüncelere sürükleyen bir başyapıttır. Derdim.