1984, George Orwell'ın distopik bir toplum tasviri olan klasik eseridir. Kitap, Totaliter bir rejimin hakim olduğu Okyanusya adlı bir ülkede geçmektedir.
Okyanusya’da dört bakanlık kurulmuştur: Barış Bakanlığı savaşın, Gerçek Bakanlığı yalanların, Sevgi Bakanlığı işkencenin, Varlık Bakanlığı yokluğun bakanlığıdır.
Varlık bakanlığı insanların azla yetinmesini sağlayan bakanlıktır.
Ana karakterimiz Winston Smith, bu rejimin bir memuru olarak hayatını sürdürmektedir.
Ancak, otoritenin sınırlarına meydan okumak ve özgürlüğe olan özlemi, onu devrimci bir tutuma sürükler.
Roman, Orwell'ın kendine özgü dil ve üslubu ile yazılmıştır. Kitapta yer alan kavramlar, çoğu zaman Orwell'ın yaratıcı düş gücünden kaynaklanır. Olay örgüsü ilerledikçe, okuyucular için kafa karıştırıcı hale gelebilen birçok politik ve felsefi kavram ortaya çıkar.
Orwell'ın karanlık ve baskıcı toplum portresi, günümüz dünyasında da hala etkisini göstermektedir. 1984, özellikle totalitarizmin yükselişinin yaşandığı dönemlerde popüler bir kitap olmuştur. Roman, insanların özgürlüklerine olan bağlılıklarının ve toplumsal düzenin sorgulanmasının önemini vurgulamaktadır.
Kitapta yer alan karakterler, okuyucuların üzerinde derin bir etki bırakır. Winston Smith, baskıcı rejimden kaçma arzusu ile okuyucuların ilgisini çeker. Julia ise Winston'a aşkı ve tutkusu ile destek olur. Otoritenin yüzü olan Büyük Birader, kitapta belirsiz bir figür olarak varlığını sürdürür.
Günümüzde telefon mesajlaşmalarında kelimelerin kısaltılması. Bu kısaltmalar devam ederse, düşünceler de sonuç ve an odaklı olacak ve zamanla duygular da yok olacaktır.