"SIGMUND FREUD - Cinsel İstismar Kitap İncelemesi"

 


Bu kitapta, çocukluk dönemindeki cinsel istismarın psikolojik sonuçları ve bu sonuçların tedavi edilmesi üzerine odaklanılmaktadır.

Sigmund Freud

Sigmund Freud, cinsel istismarın çocuklar üzerindeki etkilerini incelerken, aynı zamanda kendi teorilerine de atıfta bulunur. Ona göre, çocukluk döneminde yaşanan cinsel istismar, çocukların ruh sağlığı üzerinde kalıcı bir etki bırakabilir ve bu etkiler yetişkinlik döneminde de kendini gösterebilir.

Özellikle yazıldığı dönemde çok tartışmalı bir konu olan cinsel istismarın ele alınması nedeniyle büyük yankı uyandırdı. Kitapta ele alınan konular, o dönemde çok az kişi tarafından ele alınıyordu ve Freud'un çalışması, bu konunun daha geniş bir kitle tarafından tartışılmasına öncülük etti.
Ancak, günümüzde

Sigmund Freud

Sigmund Freud'un cinsel istismar teorileri ve yöntemleri çok eleştirilmekte ve çeşitli tartışmalara konu olmaktadır. Bazı eleştirmenler, Freud'un cinsel istismarın tüm psikolojik sorunların kökeni olduğunu iddia etmesinin yanıltıcı ve hatta zararlı olduğunu savunuyorlar. Ayrıca, Freud'un cinsel istismarın tedavisinde kullandığı yöntemlerin de etkililiği hakkında çeşitli eleştiriler bulunmaktadır.

Sonuç olarak,

Sigmund Freud

Sigmund Freud'un

Cinsel İstismar - Psikoloji Serisi

"Cinsel İstismar - Psikoloji Serisi" kitabı, psikolojinin tarihinde önemli bir yer tutmakla birlikte, günümüzde farklı eleştirilere konu olmaktadır.

"ALBERT CAMUS - Veba Kitap İncelemesi"

 

Cezayir'in Oran şehrinde patlak veren bir veba salgınına karşı mücadele eden insanların hikayesini anlatan ;

Albert Camus

Albert Camus'un "

Veba

"Veba" romanı... Salgının şehirdeki herkesin hayatını alt üst etmesiyle birlikte, insanların kendi hayatlarının ne kadar değerli olduğunu sorgulamalarına sebep olur. Roman boyunca, karakterlerin hayatlarına ve ilişkilerine odaklanılırken, salgının insanların hayatlarına nasıl müdahale ettiği gözlemlenir.

Albert Camus

Albert Camus, insanların bir kriz durumunda nasıl davranabileceklerini, insanlığın dayanıklılığını ve insanın ne kadar dayanıklı olabileceğini sorgulatarak, birçok mesaj verir. Ancak, bunlara rağmen kitabı beğenmedim. Öncelikle, kesinlikle bir çok bölüm aşırı ağır ve kopuk ilerliyor. Bu da bana bir türlü konuya giremiyormuş gibi hissettirdi. Ayrıca, karakterlerin çoğu, aşırı yüzeysel kalmıştı. Bu sebeble karakterlerle duygusal olarak herhangi bir bağ kuramadım.

😅



"JOHN STEINBECK - Fareler ve İnsanlar Kitap İncelemesi"

 



Namı diğer "Of Mice and Men" yani

Fareler ve İnsanlar

Fareler ve İnsanlar bana göre bu kitap,

John Steinbeck

John Steinbeck'in tipik Amerikan depresyonu dönemini en iyi anlattığı eseridir. Romanın ana karakterleri, zeki ve deneyimli George ve onun arkadaşı olan güçlü ancak zihinsel engelli Lennie'dir. İki arkadaş, iş bulmak için bir çiftliğe giderler ve burada diğer çiftlik işçileriyle tanışırlar. Roman boyunca, çiftlikteki diğer karakterlerin yalnızlıkları, umutları ve hayalleri anlatılır. Romanın diğer karakterleri de hayallerini takip ederler ancak onların hayalleri, George ve Lennie'ninkilerden daha küçüktür.

John Steinbeck

John Steinbeck İnsan doğasını, güçlü insanların zayıfları koruma ihtiyacını, yalnızlığı ve umutların zorluğunu büyük bir ustalıkla ele almıştı. Ayrıca bununla beraber bana inanılmaz güçlü bir hissiyat verdi.

John Steinbeck

John Steinbeck'in diğer eserleri gibi sosyal eleştiri niteliği oldukça fazlaydı. Niye bilmiyorum ama

Şeker Portakalı

Şeker Portakalı romanını okurken hissettiğim duyguların bazılarını bu kitabı okurken de hissettim. Benzer şekilde, Lennie karakterini birine benzetmek gerekiyorsa "Yeşil Yol" filmindeki "John Coffey" karakterine benzetebiliriz.

İzleyenler kimden bahsettiğimi anlayacaklardır.

Sonuç olarak

Fareler ve İnsanlar

Fareler ve İnsanlar benim için okuduğum en özel kitapların arasında yerini almayı başardı.

"FRANZ KAFKA - Dönüşüm Kitap İncelemesi"

 


Kafka iyi bir yazar olmasının yanında, aynı zamanda iyi bir gözlemcidir. Dönüşüm kitabı ütobik bir kitap olmakla beraber, bu kitapta da anlatmak istediği alt metinde eleştirel bir kavram ve özgürlük temasına vurguda bulunmuştur.

Kitapla ilgili önemli bir anektot ise: Kafka bu kitabında bir böcek resminin kullanılmamasını rica etmiştir. ( Neden bu çağrısı dikkate alınmayıp, kitap kapaklarında hala böcek resimlerinin kullanıldığını anlamlandırmak zor olsa da, insanların ve yayınevlerinin böcek resminin daha dikkat çekici bir unsur olarak yer alacağını düşünüp ticari bir fonksiyonda düşündüğünü aklıma getirmek bile istemiyorum!! )

Kafka’nın en önemli eserlerinden biri olan Dönüşüm kitabının konusu dilden dile dolaşır. Bir sabah odasında uyanan Gregor kendini yataktan doğrulup işe gitmeye çalışan kocaman bir böcek olarak bulur. Gayet ilgi çekici bir giriş ama kitap bu kadarla kalmıyor. Kesinlikle okunması gereken, içinde bulunduğumuz toplumu, aile yapımızı ve aslında en başta kendimizi sorguya çektiren bir kitap. Dönüşüm 3 kısımdan oluşuyor ve özellikle Can Yayınlarının basımını okumanızı tavsiye ederim ki o baskının sonunda bir de son söz kısmı ve Kafka’nın yazdığı mektuplar yer almakta. Bu kısım kitaba son noktayı koyuyor. Kitabın ilk bölümünü okuduğunuzda aklınızda Kafka’ya, Gregor’a ve dahi ailesine sormak istediğiniz binlerce soru birikiyor. Mesela Gregor’un o sabah uyandığında dönüşüm yaşayıp bir böcek olmasına şaşırmayıp işe gitme telaşesine girişmesinde ben bir okuyucu olarak Gregor’u kollarından tutup sarsmak istedim. Hey kendine gel, hangi işten bahsediyorsun? Aynanın karşısına geçip kendine bir baksana önce demek istedim. Sonra Kafka’nın neden başka bir hayvan değilde bir böceği bu dönüşüme layık gördüğünü düşündüm. Bu durumu hiç tereddütsüz kabul eden bir tek Gregor değil tabiki, ailesininde bu durumu kabullenmesi, ona uygun yemekler vermesi, evde gördükleri bu böceğin Gregor olduğuna inanmaları ve dahi Gregor’un patronu. Herkes çıldırmış olmalı dedim içimden.
Kitabın belkide ana teması olan çıkarcı ilişkileri Samsa ailesi üzerinden harika bir şekilde eleştiren Kafka, yeri geldiğinde musluğun suyunun kesilmesiyle insanların size ne derece katlanabileceğini çok uzağa gitmeden aile içinden kısa öykü olarak gözler önüne sermiş. Düşünsenize, hiç sevmediğiniz bir işi yapıyorsunuz ama bunu aşkla şevkle yapıyorsunuz. Tek motivasyonunuz ailenize ait ve sizin üzerinize yıkılmış olan bir borcu ödemeye çalışmak. El üstünde tutuluyorsunuz, kimse karışmıyor size fakat bir süre sonra bu fedakarlığınız ”zaten yapmak zorunda” olarak algılanmaya başlıyor. Peki bir gün bu borcu ödemeye, ailenize bakmaya mecaliniz kalmazsa? Tam da burada Freud’a kulak vermemek elde değil.


Sigmund Freud der ki: İnsanlar sizi eskisi gibi kullanamadıklarında, değiştiğinizi söylerler… İşte bu değişim ile Gregor’un dönüşümünü bir teraziye koyup tartmak gerek. Bu kadar fedakarlık sorgulanır cinsten sanırım. Hani babalar evet bazen sert olur, karşı çıkamazsınız, yeri gelir anneden de yakın olursunuz, annelerde ekstra bir merhamet olur, kız kardeş candır derler. Bu uzun öyküde tüm bildiğiniz aile kavramlarına yenilerini ekleyeceksiniz.


Dönüşümün bizde sorgulattığı bir diğer konu ise yabancılaşma. Eğer bir gün olduğunuzdan daha farklı biri olarak toplumda var oluşunuzu sürdürmeye başlarsanız belkide sizi ilk dışlayacak olan aileniz veya en yakınım dedikleriniz olacaktır. Bu konuya bir de başka bir taraftan bakacak olursak, her şeye ‘evet’ denilen bir toplulukta siz ‘hayır’ derseniz tüm gözler üzerinize çevrilecek, isyankar sayılacak ve dahi oradan dışlanacaksınız. Ve sonrası kaçınılmaz dönüşüm.

Aslında üzerine konuşulacak çok şey var ama hiç okumayanlar için daha fazla ip ucu verip kitabın keyfini ve sürprizlerini kaçırmak istemiyorum. Sizlerle şimdi kitapta anlatıldığı kadarıyla Gregor Samsa’nın karakter analizini yapıp Kafka’nın gerçek hayatı ile karşılaştırmalar yapmak istiyorum. Dönüşüm’de Kafka, Gregor karakterine hayat verirken tercihini Gregor’u inatçı, işini sakinlikle yapan, sükunet sahibi, acele karar vermeyen, işkolik, asla kendisine acınmasını istemeyen, minnet duymayan bir karakter olarak yansıtmaktan yana kullanmış. Baba karakteriyle arasında bir uçurum olan Gregor, evin ve aslında babanın tüm yükünü sırtlanmış durumda. Şimdi gelin birde Kafka’nın gerçek hayatından kesitlere bakalım. Erkek kardeşleri küçük yaşta ölen Kafka’nın babası tüm yükü ona yükler ve bu yük Kafka’ya çok ağır gelmiştir. Ve yine utangaç ve inatçı bir çocuk olan Kafka’ya babasının aşırı özgüvenli oluşu ve bu konuda Oğluna baskı yapması Kafka’da ters tepmiş, çocuk ruhunda ezilmelere yol açmıştır. Yine bu baba-oğul ilişkisinde Kafka’nın daha çocukken babasının karşısında konuşması yasaklanmış ve sürekli itiraz yok denilerek susturulmuştur. Dolayısıyla savunmasız bir Kafka yetişmiştir.
Tüm bu gerçek hayat izlerini Dönüşüm kitabına da karakterler aracılığıyla yansıtmış yazar Kafka.


Özetle;

Dönüşüm

Dönüşüm bana en çok insanın yalnızlığını, yabancılaşmasını, kendini ifade edememesini ve zamanla nasıl bir çok şeyin yozlaşmaya başladığını anlattı.

Herkesin okumasa da mutlaka duyduğu gibi, "Gregor Samsa", bir sabah uyandığında kendini bir böceğe dönüşmüş olarak bulur. Bu durum, onun hayatını tamamen değiştirir ve ailesiyle arasındaki ilişkiyi derinlemesine koparır.

Aslında

Franz Kafka

Franz Kafka, gerçeküstü bir dünya ile beraber bir tür rüya dünyası sunar. Tekniğiyle sade ve nesnel bir dil kullanarak, gerçekliği yansıtmaktan çok her zaman yaptığı gibi onu yorumlamaya bırakır. Gregor'un ailesinin de ona karşı duyduğu çekinceler ve reddetme, insanın en temel duyguları olan sevgi ve bağlılıkla çelişir.

Dönüşüm

Dönüşüm, aynı zamanda bir toplum eleştirisi de içermektedir. Roman, Gregor'un dönüşümü sonrasında nasıl dışlandığı ve toplumun onunla nasıl bir bağ kurmaktan kaçındığına dair derin bir eleştiri sunar. Bu eleştiri,

Franz Kafka

Franz Kafka'nın kendi zamanındaki toplumsal yapıya ve insanların yabancılaşmasına dair kaygılarını yansıtır.

Eğer bu kitabı tek bir cümle ile anlatmak isteseydim sanırım;

Dönüşüm

"Dönüşüm", insanın kendisini anlama çabasını, gerçeküstü ve sıra dışı bir hikayeyle anlatarak okuyucuyu derin düşüncelere sürükleyen bir başyapıttır. Derdim.

"Tolstoy'un Edebiyatın Sınırlarını Zorlayan Dünyası"





LEV NİKOLAYEVİÇ TOLSTOY


Büyük Rus yazarı Lev Nikolayeviç Tolstoy (Leo Tolstoy), 9 Eylül 1828’de Moskova’nın güneyindeki Tula vilayetinin Yasnaya Polyana kasabasında doğdu. 20 Kasım 1910’da Astapovo’da yaşama gözlerini yumdu.

Lev Nikolayeviç, 1821’de evlenen Kont Tolstoy ile Prenses Mariya’nın dördüncü çocuğudur. Annesi beşinci çocuğunu doğururken 1830’da öldü. Lev Nikolayeviç 2 yaşındaydı. 9 yaşına gelince de babasını yitirdi (1837). Anne ve babasının olmaması yüzünden çocukluğu halalarının yanında geçti, eğitimini onlar üstlendi.

Bu yıllarda Dickens, Pascal, Platon gibi klasikleri okudu. Kazan Lisesi’ne girdi. Kendi seçtiği program üzerinden liseyi bitirdi. Doğu Dilleri Fakültesinde sınıfta kalınca 1846’da Hukuk Fakütesine geçti. Hukuk öğrenimini de yarıda bıraktı ve 1847 yılında, doğduğu yer olan Yasyana Polyana’daki çiftliğine geri döndü.

1851’de Rus ordusuna yazıldı ve Kırım Savaşı’nda topçu teğmeni olarak görev yapan ağabeyi Nikolay’ın yanına gitti. 1852’de astsubay olarak topçu bataryalarından birine verildi. Bir süre sonra sağlığı bozuldu. Can sıkıntısını gidermek için roman yazmaya karar verdi. Çocukluk Çağı adlı uzun öyküsünü beğenen şair Nekrasov, onu Çağdaş dergisinde yayımlayacağını Tolstoy’a bildirdi. Eleştirmenler de öyküyü beğendiler ve Tolstoy’tın edebiyata attığı bu ilk adım gereken ilgiyi gördü.

Tolstoy, Gürcistan’daki şeyhlere karşı girişilen hareketlerde yer aldı. Ardından 1853’te I. Nikola Osmanlı İmparatorluğu’na karşı savaş açınca Tolstoy, subaylığa yükseltildi. Tuna ordusu bataryalarında görev yaptı. Gerçi o zamanının çoğunu Bükreş salonlarında geçirse de elinde dürbünle savaşan, boğuşan insanlan seyrediyordu. Silistre’nin yardımına koşmak üzere İngilizler, Fransızlar Karadeniz’e asker yollayınca Ruslar Tuna kıyılarından içeri çekildi.

1854 eylülünde, Türk-Fransız-İngiliz kuvvetleri Sivastopol’u kuşatınca Tolstoy Kırım’a naklini istedi, ama Sivastopol’a topçu asteğmeni olarak verildi. Buradaki savaş onu insanlığa yeni bir yol çizme arayışına sürükledi.

“Bu dünyada bahşedilecek olan pratik bir din, İsa’nın dini olacaktır bu!” dedi. İlkel Hıristiyanlığı tarif etti, kiliseye sırt çevirdi. Öbür dünyadan çok bu dünyayı hedef aldı. İleride Tolstoyculuk olarak adlandırılacak düşünce bu yıllarda filizlendi, 24 yıl sonra dal budak sararak ortaya çıktı.

Tolstoy, ateş hattından kurtulmak içın can arıyordu. Ona bu savaşın tek kazancı Kırım ve Sivastopol’da gördüklerini, yaşadıklarını Sivastopol Hikayeleri’ne aktarabilme birikimi sağlamasıydı. Sivastopol düştükten sonra Petersburg yolunu tuttu ve yazarlığı meslek edinmeye karar verdi.

1855 Kasımında Turgenyev‘le tanıştı. Burada iki edebiyat grubu vardı, biri Batı’ya açık, diğeri ulusal kaynaklardan yana olan grup. Her iikisiyle de zaman zaman ters düştü. 1857’de İsviçre, Almanya ve Fransa’yı gezdi. Bu sırada kardeşi Nikolay kollarında can verdi. O gezideyken 1861’de Rusya’da kölelik kaldırıldı. O da Rousseau gibi düşünüyor: “Doğa iyidir, toplum kötüdü.r” diyordu. Tolstoy, kendi bölgesinde eski kölelerle toprak sahipleri arasındaki toprak ve borç anlaşmazlıklarını çözmek üzere yargıçlık görevini üstlendi.

Sonya ile karşılaşması bu yıllara rastlar. Sonya Bers komşu çiftliğin sahibinin, suluboya resimler yapan, hikayeler yazan, ortaokulu henüz bitiren 18 yaşında genç bir kızıydı. Tolstoy ise, 34 yaşındaydı. 1862 Eylülünde nişanlandılar, bir hafta sonra da evlendiler. Bu evliliğinden on üç çocuğu oldu. Sonya kıskanç bir kadındı, evine bağlıydı. Kararsız ve uçan Tolstoy’u kendine bağlayarak onun soluklu eserler vermesine yardımcı oldu. Savaş ve Barış bu yıllarda tasarlandı, yazıldı. İlk onbeş yıl büyük mutluluk yaşadılar.

Savaş ve Barış, Tolstoy’un adını çok yüceltti. Bu dönemde hayli okunan yazar, çocuklar için alfabe hazırlamaya koyuldu. Ama yayınevlerinin çekici önerileri ona Anna Karenina‘yı yazdırdı (1877). Tolstoy’un huzuru bozuldu. Dine sığındı, oruç tuttu, günah çıkardı, köy kilisesindeki ayinlere katıldı. 1878-1879 kışında İtiraflar‘ı yazdı. Bu Tolstoyculuğun ilk temel taşı oldu.

Tolstoy’un sofuluğu iki yıl sürdü; çünkü Tolstoy, hiçbir yetkiye boyun eğemeyecek kadar güçlüydü. Tolstoy, 1880’den sonra Hıristiyanlıktaki ölümsüzlük düşüncesini, Ortodoks Kilisesi’ni ve her türlü siyasal iktidarı dışladı. Kendine özgü bir din geliştirmeye başladı. Düşüncelerini açıkladığı Dogmatik Teolojinin Eleştirisi, Dört İncil’in Çevirisi ve Uzlaşması adlı kitapları büyük tepki topladı. “Sanat Nedir?” adlı incelemesini yayımladı.

Bu dönemde yazdığı İvan İlyiç’in ÖlümüKreutzer SonatHacı Murat ve son büyük romanı sayılabilecek Diriliş gibi eserleri, aynı manevi arayışı yansıttı. Kırım’a dinlenmeye gitti. Vasiyetnamesini hazırladı (1910).

Aile çevresinde bunalan yazar, 7 Kasım 1910’da ailesini terk etmeye karar vererek yanına en küçük kızı ve doktorunu alarak, trene binip güneye yöneldi. Yolda halsiz düştü. Astopovo istasyonunda indi. Gar şefi bu ünlü yolcuyu evinde konuk etti. Ne var ki yemek yemiyordu, hastaydı. 20 Kasım sabahı saat altıyı beş geçe, zatürreeden yaşama gözlerini yumdu.



Türk edebiyatının Tolstoy’la tanışması on dokuzuncu yüzyılın sonundadır. Yeni harflere gelinceye kadar epeyce bir kitabı yayımlanır. Bunlardan bilinebilen ilk kitap Madam Gülnar’ın çevirdiği “Familya Saadeti” adlı eseridir. 1891 tarihini taşıyan bu yapıtın aynı çevirmenle yeni harflerle basımı yapılmamıştır. Ancak M.E. Gözlü tarafından 1977 yılında Aile Mutluluğu adıyla yeniden yayımlanmıştır. Öte yandan Tolstoy’un edebiyata getirdiği iç gerçek, Peyami Safa’dan Ahmet Hamdi Tanpınar’a, Yusuf Atılgan’dan Oğuz Atay’a birçok romancımızı etkilemiştir.

Tolstoy’un;

“Amaçsız sanat olmaz, sanatın başlıca amacı da insanlar arasındaki ilişkilerin düzenlenmesine yardım etmektir. Bu ilişkilerin düzelmesine kesinlikle yardım etmeyen bir şey varsa o da savaştır. Sonucu rastlantıya dayandığı için savaş insanlık dışı, insan yaradılışına aykırı bir şeydir.” der.

Onun Kırım ve Sivastopol savaşlarına üsteğmen olarak katılışı ona engin bir deneyim sağlar. Bu birikimini yalınızca Rus edebiyatının değil, dünya edebiyatının da en büyük klasiklerinden biri olan Savaş ve Barış’ta kullanarak gösterir.

Tolstoy, Rusya’nın aynası olur. Onun eserleri Çarlık Rusyası’ndan Devrim Rusyası’na ilerleyen süreci birçok yönüyle gözler önüne serer. Bu yalnızca dış gerçek açısından değil, iç gerçek ya da bilinçaltı açısından da büyük önem taşır. Dahası bu yönüyle öncüdür.

Çağının en büyük romancısı olan Tolstoy, J.J. Rousseau gibi, insanların ahlakını bozan sanata düşmandı. Zorbalığa ve büyük mülkiyete karşıydı. Mülkiyet konusunda ailesiyle arası açıldı. Bunun için varını yoğunu köylülere dağıtırken, eserlerinin telif ücretinin dagıtılmasına sıra geldiğinde karısı buna engel olur.

Eserlerinden özellikle Anna Karenina ve Savaş ve Barış’ın çok sayıda filmi ve sahne uyarlaması vardır. Turgenyev, Savaş ve Barış’ın Fransızcasını dostu Fransız yazar Gustave Flaubert‘e gönderir. Ondan gelen mektupta şunlar yazılıdır:

“Bana Tolstoy’un Savaş ve Barış’ını okuma fırsatı verdiğiniz için size teşekkür ederim. Birinci sınıf! Ne sanatçı ve ne psikolog! İlk iki kısım kusursuz, ama üçüncü yokuş aşağı gidiyor … Bazı kısımlar ise Shakespeare düzeyinde. Okurken zevkten gözlerimden yaşlar aktığını hissettim, üstelik bu çok da uzun sürdü. Evet, güçlü. Çok güçlü!”

Türkçede de Yayımlanan Başlıca Eserleri

  • Acıklı Bir Sergüzeşt (Ahmed Salahaddin, tarihsiz);
  • Adem-i Müsavat (Ali Fuat, 1343/ 1924);
  • Anna Karenina (Raif Necdet Kestelli- Sadık Naci, 4 cilt 1328/ 1910);
  • Hacı Murat (Y.R., 1329/ 1911);
  • Çocukluk (Rana Çakıröz, 1945);
  • Gençlik (R. Çakıröz-Cengiz Ekinci, 1947);
  • Çocukluk ve Gençlik Yılları (A. Ekeş, 1970);
  • Familya Saadeti (Madam Gülnar, 1309/1891);
  • Kazaklar (A.K. Akyüz, 1937);
  • Sivastopol 1855 (Esat Nermi, 1966 );
  • Savaş ve Barış (Harp ve Sulh adıyla, A.K. Akyüz, 1938; Zeki Baştımar, 4 cilt 1943-49; Vahdet Gültekin-Samih Tiryakioğlu, 1958; Savaş ve Barış adıyla Leyla Soykut, 4 cilt, 1968-71; Cevat Çapan, 1971; Ela Güntekin, 1974; A. Tokatlı, 4 cilt 1982 );
  • Anna Karenina (Bahadır Dülger, 2 cilt 1949; A. Bekir Sıtkı, 2 cilt 1959-60; Hasan Ediz, 4 cilt 1968; Rasih Tınaz, 1970; Ergin Altay, 1970);
  • İvan İlyiç’in Ölümü (Haydar Rifat Yorulmaz, 1935; N.Y. Taluy, 1945; Mehmet Özgül, 1969; G. Suveren, 1974);
  • Kreutzer Sonat (Ali Kamil Akyüz, 1936; Nilhal Yalaza Taluy, 1954; R. Tınaz, 1972);
  • Serge Baba (Hüviyet Bekir Örs, 1943);
  • Diriliş (E. Altay, 1971; R. Tınaz, 1970; N. Altınova, 1982)

Tolstoy Eserleri:

Romanları:

  • Çocukluk
  • İlk Gençlik
  • Gençlik
  • Sivastopol Serisi
  • Kazaklar
  • Savaş ve Barış
  • İnsan Nasıl Ölür?
  • İvan İlyiç’in Ölümü
  • Anna Karenina
  • Kreutzer Sonat
  • Diriliş
  • Hacı Murat
  • Serge Baba

Öyküleri:

  • Toprak Ağasının Sabahı
  • Baskın
  • Ormanın Kesimi
  • Notes of a Billiard Marker
  • İki Süvari Subayı
  • Bir Karşılaşma
  • Tipi
  • Lucerne
  • Albert
  • Üç Ölüm
  • Aile Saadeti
  • Polikuska
  • The Decembrists
  • Caucasus Mahkumu
  • İvan İlyiç’in Ölümü
  • Holstomer
  • İnsanlar Arasında Boş Bir Konuşma
  • Usta ve Çırak
  • Köyde Şarkı Söylemek
  • Köyde Dört Gün
  • Yanlış Kupon
  • Oyun’dan Sonra

Masalları:

  • Fil ile Tilkiler
  • Masallar
  • Tolstoy’dan Masallar
  • Günlük ve Mektuplar
  • İlk hatıralar
  • İtiraflarım
  • Sevginin Talebi

Eğitim:

  • Popüler Eğitim
  • Eğitim ve Öğretim Programları ve Danışmanlığın Tanımı
  • Bir Okuma Kitabı
  • Popüler Öğretim
  • Yeni Bir Okuma Kitabı

Din ve Ahlak:

  • Doğmatik Teolojinin Eleştirisi
  • İncil’in Kısa Bir İzahı
  • The Four Gospels Unified and Translated
  • Church and State
  • Neye Güveniyorum?
  • Hayat
  • Sevgi Tanrısı ve Komşunun Biri
  • Timothy Bondareff
  • İnsanlar Niçin Sarhoş Olurlar?
  • On Non-Resistance
  • Birinci Adım (vejeteryanlık üzerine)
  • Tanrı’nın Hükümdarlığı Kendi İçimizdedir
  • Non-Activity
  • The Meaning of the Refusal of Military Service
  • Sebep ve Din
  • Din ve Erdem
  • Hıristiyanlık ve Vatanseverlik
  • Non-Resistance ( Ernest H. Crosby’e bir mektup)
  • Kutsal Kitab’ı nasıl Okumalıyız?
  • Kilise’nin Aldatmacası
  • Hıristiyan Öğretisi
  • İntihar
  • Öldürmeyeceksin
  • Aziz Sinot’a Yanıt
  • Sadece Savaş
  • Dinde Hoşgörü
  • Din Nedir?
  • Ortadoks Rahiplerine
  • Bilgeleri Düşünceleri (derleme)
  • Tek İhtiyacımız
  • Büyük Günah
  • A Cycle of Reading (derleme)
  • Adam Öldürme!
  • Birbirinizi Sevin
  • Gençliğin Savunması
  • Şiddetin Yasası ve Sevginin Yasası
  • Tek Emir
  • Her Gün İçin (derleme)

Sanat ve Edebiyat:

  • Sanat Nedir?
  • Sanat ve Sanatsal Olmayan
  • Shakespeare ve Drama
  • Dr.Alice Stockham’ın Edward Carpenter Tarafından Yazılan “Modern Bilim Cevirisi”nin Önsözü
  • Orloff’un Albümü
  • Amiel
  • Guy de Maupassant Hikayelerinin Serbest Çevirileri
  • Bernardin de St. Pierre

Halk İçin Kısa Öğretici Hikaye ve Mektuplar:

  • İnsan Neyle Yaşar
  • Sevgi Nerdeyse Tanrı da Ordadır
  • İki Yaşlı Adam
  • İhmal Edilen Bir Ateş Evi Yok Eder
  • Nicolas Stick (Çar 1.Nicolas )
  • Bir İnsana Fazla Mülkiyet Gerekir mi?
  • Ifias
  • Tanrı’nın Oğlu
  • Üç Münzevî Adam
  • Mum
  • Pişman Günahkâr
  • İlk Damıtıcı
  • Aptal İvan
  • Boş Davul
  • Işıkla Birlikte Işıkta Yürümek
  • Üç Mesel
  • Esarheddon
  • Üç Soru
  • Cehenneme Dönüş
  • Çalışmak, Ölmek ve Hastalanmak
  • Bir Dua
  • Meyveler
  • Korney Vasilyeff
  • Niçin?
  • İlahiyatçı ve İnsan
  • Bir Köylüye Bilimsel Bir Mektup

Sosyal ve Siyasi Denemeler:

  • Moskova’nın Nüfus Sayımı (1882’de)
  • M. A. Engelhardt’a Mektup
  • Halde Ne Yapmalıyız?
  • Kadınlar
  • El Emeği
  • Zihinsel Hareketlilik ve El Emeği
  • Kültür Şöleni (Moskova Üniversitesinin Yıldönümü’ne)
  • Bir Devrimci’ye Mektup
  • Açlık (rapor ve mektuplar)
  • Utandır! (bedensel cezaya karşı)
  • Vatanseverlik ve Barış
  • Liberallere
  • Bakanlara
  • Sonun Başlangıcı
  • Terfi Ettirilmemiş Bir Görevliye Mektup
  • Hague Barış Konferansı
  • İki Savaş
  • Suçlu Kim?
  • Carthago Delenda Est
  • Zamanımızın Köleliği
  • Çıkış Nerede?
  • Vatanseverlik ve Hükümet
  • Gerçekten Zorunlumu?
  • Çar’a ve Yardakçılarına
  • Çağın Yaklaşan Sonu
  • Askerlik Hatıraları
  • Memurluk Hatıraları
  • İşçi Sınıfı Problemi
  • Çar’a Mektup
  • İşçi Sınıfına
  • Politikacılara
  • Sosyal Reformlara
  • Pietro Mazzini’ye Mektup
  • Kendinizi Hatırlayın
  • Rus Devrimi
  • İşçi Sınıfı Nasıl Özgür Kılınabilir?
  • Büyük Bir Adaletsizlik
  • Rusya’da Sosyal Hareket
  • Çağın Sonu
  • Halkın Savunması
  • Askerlik Hizmeti
  • Rus Devrimi’nin Anlamı
  • Ne Yapılmalı?
  • Hükümetin, Devrimcilerin ve Halkın Bir Savunması
  • Mülkiyet Sorununun Tek Çözümü
  • Susamam
  • Molochnikoff’un Tutuklanmasıyla İlgili
  • Bosna ve Herzegovina’nın İlhakı
  • Kaçınılmaz Devrim
  • Stockholm Barış Konferansı’na Bir Adres
  • Faydalı Bir çare

Oyunlar:

  • Karanlığın Gücü (dram)
  • Aydınlanmanın Meyveleri (komedi)
  • Ceset (tamamlanmamış dram)



"MARK WOLYNN - Seninle Başlamadı Kitap İncelemesi"

Bu kadar karmaşık olan bu konuları gayet basit, samimi, etkileyici, ve sıcak bir dille yazması, Mark Wolynn 'un bilgisi karşısındaki ha...

Bu Ay En Çok Okunanlar